Halk arasında yaygın
olarak baharın müjdecisi olarak bilinen sıcaklığın artması olayına cemre denir.
Cemre, birer hafta arayla havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Cemre,
kelime karşılığı olarak kor halindeki ateş anlamına gelmektedir. Diğer bir
anlamı ise, Müslümanların hac sırasında Mina vadisinde attığı taşlardan meydana
gelen yığındır.
Divan şairlerinin, cemre
zamanlarında baharın gelmesi dolayısıyla, önemli kişilere yazdıkları övgü
şiirleri de Cemreviye olarak bilinmektedir.
Meteorolojik bir olay
olarak bilinen cemre ise takvimlerde ilkbahardan önce birer hafta aralıkla
havaya, suya ve toprağa düştüğü inanılan ısıtıcı (ısıl) güç veya sıcaklık
yükselmesi olarak tanımlanır.
Eskiler seneyi
Kasım (KIŞ) ve
Hızır (YAZ) olmak üzere
iki bölüme ayırmışlardır.
Kasım 180 gün.
Hızır 186 gün.
KASIM GÜNLERİ 8 Kasım'
da başlar. Kasım’ın 46’da, 40 gün anlamına gelen ERBAİN, 86’da, 50 gün anlamına
gelen HAMSİN girer. Böylece kışın en soğuk zamanları sayılan 90 gün geçmiş
olurdu.
Kasım’ın 105’inde (19-20
Şubat) birinci cemre havaya;
112’sinde (26-27 Şubat)
ikinci cemre suya;
119’unda (5-6 Mart,
Şubat’n 29 çektiği dört senede bir 5 Mart’ta) üçüncü cemre toprağa düşer.
Buna göre de önce
havanın, sonra suyun, sonra da yerin ısındığı kabul edilmektedir.
Halk arasında kış ayının
bitmesiyle ilgili eski hesaba göre Mart ayını üç bölüme ayırırlar. Bunu hesap
ederken mevcut kullandığımız takvimden 13 gün geri gidilerek hesaplar yapılır. Mart’ın
birici dokuzu, ayın 22’ne gelmektedir. Mart’ın ikinci dokuzu, ayın 31’ne
gelmektedir. Mart’ın üçüncü dokuzu ise Nisan ayının 9’cu gününe gelmekte olup
bu tarih eski hesaplara görü baharın girişini haber vermektedir.
Güneş ışınları
atmosferimizi doğrudan ısıtmaz: Diğer bölümlerde açıklandığı gibi yer yüzeyi,
güneş ışınlarını yutarak önce kendi ısınır, sonra atmosferi ısıtır.
Açık bir günde,
atmosferin alt tabakasından geçen güneş enerjisi, yer yüzeyi tarafından
yutulur. Dolayısıyla yer yüzeyi ısınır.
Yüzeydeki hava
ısındıkça, yüksekteki havadan daha az yoğun hale gelir. Isınan hava yükselir ve
daha soğuk olan hava çöker. Yükselen hava, genişler ve soğur. Su buharı, bulut
damlacıkları şeklinde yoğunlaşarak, hal değişim ısısından dolayı, havanın
ısınmasını sağlar. Bu sırada dünya karbondioksit ve su buharı tarafından yutulup
tekrar yayınlanan, kızılaltı ışınları yayınlar. Gazların yoğunluğu, dünya
yüzeyinde daha az olduğundan, yutma işleminin büyük bir kısmı, yüzeye yakın
katmanlarda gerçekleşir. Dolayısıyla, atmosferin alt tabakaları aşağıdan
yukarıya doğru ısıtılmış olur.